Çankırı Tuz Mağarası, milyonlarca yıl öncesine, yaklaşık 37-24 milyon yıl öncesine uzanan kaya tuzu tabakaları, Çankırı’da yerin metrelerce altında sessizce varlığını sürdürüyor. Bu değerli tuz yataklarının, Hititler döneminden itibaren işletilmeye başlandığı düşünülüyor. Doğal antibakteriyel yapısı sayesinde çürümenin gerçekleşmediği bu özel ortam, zamanla yalnızca bir maden değil, aynı zamanda tarih, sağlık ve sanatın birleştiği sıra dışı bir mekâna dönüşmüş durumda.
Tuz Mağarası’nda yaşanan ilginç olaylardan biri, yaklaşık 200 yıl önce tuz yatağına düşerek ölen bir eşeğin bozulmadan günümüze kadar ulaşması. Ankara MTA Müzesi’ne taşınan eşek, bozulmaya başlayınca yeniden mağaraya getirilmiş. Bunun sebebi ise oldukça basit: Tuzlu ortamda mikrop ve bakteri üreyemediği için çürüme gerçekleşmiyor. Bugün mağarada, yakın zamanda bulunan bozulmamış tavşan ve yılan kalıntıları da sergileniyor.
YouTube kanalımızda gerekli videolara denk gelebilirsiniz. Ayrıca İç Anadolu Bölgesi için diğer şehirlere göz atmanızı tavsiye ederiz.
Çankırı Tuz Mağarası
Türkiye’nin en büyük tuz rezervlerinden birine ev sahipliği yapan mağara, özel bir firma tarafından işletiliyor ve yılda yaklaşık 1,6 milyon ton tuz üretiliyor. Bu üretimin yalnızca %5’i sofra tuzu olarak kullanılırken, %95’i sanayi sektöründe değerlendiriliyor. 200-300 metre kalınlığındaki kaya tuzu tabakasının üzerinde yer alan 150-200 metrelik kayaçlar, mağaranın jeolojik zenginliğini ortaya koyuyor.
Ziyaretçilere açık olan galeriler, tuzdan oluşan doğal sarkıt-dikitlerle ve heybetli yapısıyla büyük ilgi görüyor. 6-8 metre yüksekliğindeki bu galeriler, toplamda 800 dönümlük bir alanı kapsıyor ve 8 kilometreye kadar uzanıyor. Mağara içerisinde sergilenen tuzdan yapılmış heykeller ise sanatla doğayı bir araya getiriyor. Türk Cumhuriyetlerinden ve Avrupa’dan gelen sanatçıların katılımıyla düzenlenen Orhun Abideleri Tuz Çalıştayı’nda ve Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi öğrencilerinin katkısıyla ortaya çıkan eserler mağara ziyaretine sanatsal bir boyut katıyor. Aynı zamanda Çankırı Güzel Sanatlar Fakültesi Tekstil Bölümü’nün “Çankırı’yı Dokumak” sergisi ve keçiboynuzundan yapılmış balık figürleri ile ayçiçeğinden şekillendirilmiş insan yüzleri gibi özgün çalışmalar da dikkat çekiyor.
Astım ve bronşit gibi solunum yolu hastalıklarına iyi geldiği bilinen mağara, sağlık turizmi açısından da önem taşıyor. Haloterapi ve speloterapi gibi alternatif tedavi yöntemlerinin uygulanacağı bir rehabilitasyon merkezi kurulması planlanıyor. “Daha Güçlü Bir Nefes” adlı proje kapsamında KOAH hastalarına yönelik seanslar da doktor ve sağlık ekipleri gözetiminde yapılmaya başlandı.
Çankırı Belediyesi’nin devralmasının ardından yapılan temizlik ve aydınlatma çalışmaları sonrasında mağara geçici olarak ziyarete açıldı. Her ay 10 binden fazla kişi tarafından ziyaret edilen Tuz Mağarası’na ulaşım, 13 kilometrelik köy grup yolu ve 5 kilometrelik Turizm Yolu olarak ilan edilen bağlantı yoluyla sağlanıyor.
“Yer Altı Tuz Şehri” olarak dünya turizmine kazandırılması hedeflenen mağarada, ziyaretçilerin konforu için danışma, mescit, kafeterya, tuvalet gibi alanların yer aldığı bir idari bina ve otopark da hizmete açıldı. İç mekân düzenlemeleri devam eden Tuz Şehri, Çankırı’nın hem kültürel mirasını yaşatıyor hem de sağlık ve turizm alanında yeni ufuklar açıyor.
Çankırı Tuz Mağarası seyahatiniz de edinmeniz gereken bilgiler;
- Mağara içi serindir. Kalın giyinmeniz tavsiye edilir.
- Giriş ücreti 2025 yılı için 100₺ olarak belirlenmiştir. Ücret değişkenlik gösterebilir.
- Mağara girişinde kafeterya bulunmaktadır. Çıkışında sıcak içecekler ve hediyelik eşyalar satın alabilirsiniz.
- Tuz mağarası için yol gidiş geliş şeklinde çift şerit yoldur. Bazı bölümlerde yol kalitesi düşmektedir.
- Mağara içi tur ortalama 45 dakika sürmektedir.
